G-T99NNFV6J9
Çocuk ve Aile – Diğdem Kural Keskin

ŞAHANE CUMA

12.12.2020
245
ŞAHANE CUMA
REKLAM ALANI

Söze bizde “Şahane Cuma” olarak değiştirilen “Kara Cuma” ile başlayalım.

Alışveriş çılgınlığı, indirim haftası, giyim modası, takı sanatı, kahve dünyaları, yemek diyarları… Evimizde internet bunları araştırıyoruz, televizyondan kim güzel yemek yapar, kim güzel eleştirir, kim lafı diğerine güzel yapıştırır sonrasında nasıl da kavga ederler onu izliyoruz!

Dışarı çıkıyoruz aynı mantıkla günümüzü sürdürüyoruz. Kim hangi renk giymişti, üzerine hangi takıyı takmıştı tek tek mağazalara giriyoruz, araştırıyoruz, karıştırıyoruz hatta üşenmeyip birçoğunu deniyoruz. Mağazalar satmak istiyor biz indirimli ne varsa ona sahip olmak istiyoruz. Örneğin %70 indirim, ürün zaten o an beni alın diye göz kırpıyor en güzelinden, o da bu da derken topluyoruz bir sepet. Robot gibi bir şey düşünmeden geçiyoruz kasa sırasına o an sepette en üstteki bordo kazak gözümüze ilişiyor ve aklımıza şu geliyor “aaa bende aynısının kırmızısı vardı, hem de neredeyse aynı model. Buradan mı almıştım acaba?” sonra fiyatına bakıyoruz kasa kuyruğunda iken “ama şimdi bıraksam olmaz, aklımda kalacağına bende mi kalsa acaba, yarın pişman olup gelsem o zaman da kalmazsa” diye kafamızda deli sorular, her türlü cebelleşiyoruz kendimizle adım adım kasaya ilerlerken. 4 numaralı kasa işlem için hazır anonsu geliyor. Bir anda bordo kazağı sepetten çıkartıp yan rafa koyuveriyoruz kimsenin bakışına aldırmadan. Pişman oluruz da tekrar elimiz gider diye de sepette kalan diğer ürünleri hemen kasadaki elemana uzatıyoruz ödeme yapmak için. Eleman yine de soruyor her seferinde olduğu gibi (sanki az evvelki hareketimizi görmüşte ayıplanmış hissi geliyor o an yüzümüze) “bu kadar mıydı?”. Biz evet diyoruz. Tek tek geçirip “altı parça” diyor, fiyatını söylüyor, ödüyoruz. Aldıklarımız ile birlikte mağazadan çıkarken bordo kazak çoktan aklımızdan uçup gitti bile. Poşetteki mavi gömleğe bakıp siyah pantolonumuzla ne kadar güzel olacağını düşünüyoruz. Dönüşte bir alışveriş yorgunluğu çöküyor üzerimize. Eve girer girmez poşetimizi giriş kapısının yan tarafına bırakıp mutfağa sıcak bir şeyler içmeye yöneliyoruz. Alışverişimizi yaptık, bir an almanın sahip olmanın rahatlatıcı hissi, sonra unuttuk bile…

REKLAM ALANI

Nereden esinlendim bunları yazmaya? Çünkü herkesin dilinde “Şahane Cuma” “İndirim Haftası” adı her neyse. Beni asıl ilgilendiren merak uyandıran kısmı sahip olma; dürtüsel olarak bireyin kompulsif satın alma davranışını denetleyememesi. Yani başka bir anlatımla ihtiyacının dışında aşırı tüketime engel olamaması ve bunu sürekli tekrar ediyor olmasıdır.

Birey kısaca kendini özel hisseder. Bir nevi güçlenmiş hissi oluşur. Markalar reklamlarında güzel kadınlar, güçlü adamlar, mutlu aileler, temiz ve düzenli evler, yemyeşil bahçeler, tek damla çamur olmayan sokaklar kullanıyorlar. Her şey o kadar güzel ki kişi reklamı izlediğinde belleğinde şöyle bir algı oluşuyor. “Buna ben de sahip olmalıyım, o zaman evim çok temiz, çok sağlıklı olurum vs.…”

Ya da bir yatak reklamı diyelim. Oda da yarım açık bir pencere, rüzgâr beyaz uzun tülü havalandırıyor mis gibi deniz havası içeride. Uyuyan kişi o kadar güzel uyuyor ki, zannediyoruz dünyanın en güzel rüyalarına dalmış, hiç ağrısı sızısı kalmamış… biz de bunun aynısından istiyoruz. Oysa ki o yataktan aldık hayaller ve hayatları yaşıyoruz bir anda. Nerde bembeyaz kuş tüyü yorganlar ve yastıklar? -E burada bir de rüzgâr ve loş ışık olacaktı. “Sahi biz yatak aldık onlar bize gösterilen kendimize uyarladığımız hayallerimizdi”, şimdi ise kendi dünyamızın insanlarıyız…

OSHO’nun dediği gibi “Yaşadığın yeri cennet yapamadığın sürece, kaçtığın her yer cehennemdir”      

Sevgiyle kalın…

Diğdem Kural Keskin

Aile Danışmanı, Çocuk Terapisti, WISC-R Zekâ Testi Uygulayıcısı

 Instagram: çocuk_aile

Facebook: Çocuk ve Aile (@digdemkuralkeskin)

www.cocukveaile.com

İletişim numarası: 0534 6667666

keskindigdem@hotmail.com

Etiketler:

REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.