ÇOCUKLARDA YALAN SÖYLEME – 2

Sevgili anne babalar, diğer yazımın devamı olarak sizlere biraz daha düşündüklerimi aktarmak istiyorum.
Çocuklarımızın hayal dünyalarındaki abartıyı söylemeleri ya da yaptıklarını örtbas etmek için farklı bir şeyler anlatmalarını önlemek, bunları devam ettirmemelerini sağlamamız için bizim verdiğimiz tepkiler çok önemlidir. Çocuklar çoğu davranışlarını gösterilen tepkiler ve bunu algılamaları sonucunda geliştirirler. Bu elbette ki toplumsal kurallara göre adet ve geleneklerle de kıyaslanıp devam ettirilir.
Örneğin sınıfta sorulan bir soruya yanlış cevap veren bir çocuk öğretmenin yanlış tutumu ya da arkadaşlarının alaylı tepkisini unutamayabilir, buna çok içerleyip üzüntü duyabilir. Bunun sonrasında bildiği sorular da olsa cevaplamakta çekinebilir. Eğer bu çekingenlik uzun süre halinde kalıcı bir durum olursa okul hayatında her zaman geride durup sosyal olmaktan mahrum kalır. Sonrasında okul hayatı onun için çekilmez bir hale gelip çocukta türlü kaygı ve korkular oluşturması ihtimaller dahilindedir. Bu gibi durumlarda ebeveyn ve eğitimcilere düşen en büyük görev ona doğru yanıtları öğretmesinden ziyade, yanlışları karşısında nasıl davranması gerektiğini öğretmesi yönünde olmalıdır.
Gün içerisinde pek çoğumuz birçok kişiyle iletişim halinde oluyoruz. Birçok olayla iç içe olup farklı ruh hallerine bürünüyoruz. Çok şey düşünüyor, dinliyor ve eylemsel olarak farklı şeyler yapıyoruz. Aynı durum çocuklarımız için de geçerli. Arkadaşları, akrabaları, sosyal çevreleri, kafalarında oluşturduğu birkaç cevaplı ya da merak ettiği soruları… Bunların neticesinde pek çok şey düşünüyorlar, konumlandırıyorlar, hayal ediyorlar ve kıyaslıyorlar. Zaman böylece akıp geçiyor.
Yılın son günlerini yaşadığımız bu yazımda değerlerimiz arasında en büyük değerimiz çocuklarımızın, bizlerin iyi yönlerini aldıklarını görmemiz en büyük mutluluk kaynağımız olacaktır diye düşünüyorum. Bizlerle kurdukları yakın ve doğru iletişim sayesinde en zor ve en kutsal görevlerimizden birini yerine getirmek başarımız bize güç verecektir.
Çoğunlukla çocuklar anne babalarının yansımalarıdır. Onlar yetişkin bir birey olunca onları yetiştiren ebeveynlerini onlara çocukluklarında davranılan şekilde davranacaklardır. Her zaman inandığım söz şudur “insanların ana vatanı çocukluğudur ve ne öğretilmişse çocukken onlara, hayat boyu onu öğretirler, onu yaşarlar ve onu yansıtırlar”. Toplumun kuralı budur ve en önemli birimi bu yüzden ailedir.
Aile bağı güçlü olan bireyler güçlü toplumları oluştururlar. Ailelerinden dışlanarak büyümüş çocuklar ise eksik kalmışlıklarını hep kendi içlerinde yaşayarak çevrelerine yansıtırlar.
Yıl biterken “her bitiş yeni bir başlangıcın müjdecisidir” düşüncesini benimseyip yeni yılın hayatınızda kocaman umutlar, güzel hayaller, sağlıklı ve ailemizle yeni başlangıçlar getirmesini dileyerek Montaigne’in şu sözüyle yazıma son veriyorum.” Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.”
Mutlu bir yıl, umutlu bir yaşam diliyorum.
Sevgiyle kalın…
Diğdem Kural Keskin
Aile Danışmanı, Çocuk Terapisti, WISC-R Zekâ Testi Uygulayıcısı
Instagram: çocuk_aile
Facebook: Çocuk ve Aile (@digdemkuralkeskin)
İletişim numarası: 0534 6667666
Henüz yorum yapılmamış.