BUGÜNÜN ÇOCUKLARI, YARININ BÜYÜKLERİ

Yılın en güzel zamanlarından takvimler 19 Mayıs haftasını gösterirken ben de toplumumuzun bel kemiği, geleceği, yarınlarımız gençlerimizle ilgili bir yazı olsun istedim.
Ergenlik belki de insan hayatının en zor dönemlerinden biri olup çözüme ulaştırılamayan sorunların tüm yaşamı etkilediği düşünülmektedir.
Ergenlik biyolojik olarak bakıldığında çocukluktan yetişkin bir birey olmaya geçilen dönemdir. Bir nevi oyuncak diyarından, gerçek dünya arasındaki bir köprü gibidir ergenlik… Adım atıldığında akılda hala oyunlar vardır ama görülen gerçeklik, olması zorunlu sorumluluklar bambaşkadır.
Sorumluluklar en başta herkese zor gelebilir. Bu yapınca ya da alışıncaya kadardır. Burada olaylara nasıl bakıldığı çok önemlidir. İşte tam bu zor zamanlarda karakteri oluşturan yapılar devreye girer. Değer yargıları yön verir, olayları yorumlamaya çoğu kez. Olaylara bakış açısı kişiseldir yani herkese göre değişiklik gösterir. Empati yeteneğini geliştiren önemli bir kavramdır. Bireyin o ana kadar yetiştiği çevre ve ortama göre şekillenen inanış ve tepkisel olarak sergilediği davranış biçimi algısal tepkimeleri oluşturur. Genç bireylerde görülen çoğu davranış anne babasından ve çevresinden gördüğü davranışların örüntüsü şeklinde gelişir. Aldığı tepkilere göre ya daha kalıcı hale gelir ya da yön değiştirir. Bir davranış çok farklı şekillerde görülebilir. Çevre çok geniş bir kavramı ifade etmektedir. Bunun içinde yakın çevre, sosyal medya ya da gözlemlediği tanıdığı ya da tanımadığı insanların davranış faktörlerini sıralayabiliriz. Bu yüzden anne babaların çok kapsamlı bir denetimi mümkün olamamaktadır. Çocuklar bir davranışı sadece merakını gidermek amacıyla da deneyebilmektedir. Ailenin rolü burada çok önemlidir. Çocuklara kazandırılan ahlaki değerler, doğruyu yanlışı ayırt etmelerinde, mantıklı olanı yapmalarında çok önemli bir rol oynar.
Anne babası başta olmak üzere tüm çevresi bireyin yaşam tarzının seçiminde rol oynar. Bu sebeple biz anne babalar çocuklarımızın yapmasını istemediğimiz davranışları onlara aktarırken aynı zamanda iyi bir model olabilmeliyiz.
Yanlış davranış uyarısı çocuğumuza değil davranışa yönelik olmalıdır. Çocuklarımızı rencide etmeden, zorlamadan sakince anlatılanlar daha etkilidir onların üzerinde.
Tüm anlattıklarımızın yorumlanması çocuğun ne şekilde değerlendireceği ile alakalıdır. Değerlendirmesiyse o ana kadar öğrendiği ve geliştirdiği değerleri ahlaki, kişisel ve toplumsal değerleriyle yakından ilgilidir.
Çocuklarımıza öğretmemiz gereken en önemli şeylerin başında ise ahlaki değerler gelir. Ahlaki değerlerin insani vasıflarla doğrudan ilişkisi olduğu gibi bulunduğu toplum içerisinde de kabul görmesi açısından etkisi çok büyüktür.
Bizler çocuklarımıza ne öğretirsek ve ne şekilde model olursak onları geleceğe hazırlamış sorunlarının üstesinden rahatlıkla gelebilen çocuklar yetiştirmiş oluruz.
Her anne baba tüm öğrettikleriyle çocukların mimarı, çocuklar ise yarınların en güzel umududur.
Sevgiyle kalmanız dileğiyle.
Diğdem Kural Keskin
Aile Danışmanı, Çocuk Terapisti, WISC-R Zekâ Testi Uygulayıcısı
Instagram: çocuk_aile
Facebook: Çocuk ve Aile (@digdemkuralkeskin)
İletişim numarası: 0534 6667666
Henüz yorum yapılmamış.